İnsanın başına bela olan kendi
benliğidir. Kibir insanı taşa çevirir, akıldan yoksun bırakır, hayvan eder.
İnsan akıldan yoksun kalanda akıbetine hazır etmelidir bedenini; ölüm ya da
felaket ona en yakın olandır.
“...hiçbir zaman kibirli konuşma
ve sakın böbürlenme birilerinden güçlü
ya da birilerinden zengin olduğun için.
Çünkü bir gün bile sürmez ölümlülerin
yükseklerden düşüp dibe vurması.” (Alıntı)
Sophokles MÖ 400-500 yılları
arasında yaşamış, Yunan tragedyasının akla gelen ilk ismidir. Sayısız ödülle
dolu bir yaşamı vardır. Konu işleniş ve kendine has tarzıyla Tiyatro tekniğinde
sayısız yeniliklere öncülük etmiştir.
Büyük Aias büyük sıfatını hem yaş
hem de boy pos olarak üstün olduğu Locris Kralı Oileus’un oğlu Aias’tan alır.
Keza ona da Küçük Aias derler. İsminin karşılığı “inleyen” diye
manalanmaktadır. Salamisli Kral Güzel Helene talip olduğunda -taliplerin sayısı
250’dir- Helene’nin babası “kızı sadece bir kişinin alacağını ve geri kalan
herkesin ise; ne olursa olsun Helene yardım edeceğine dair sözü aldıktan sonra
Helene’yi Menelaus’la evlendirir,” burada vermiş olduğu sözden dolayı Aias 12
gemiyle Troya Savaşı’na katılır.
Yunan dünyasında tapınaklara
sığınan kişilerin dokunulmazlık hakları vardır. Tanrı’ların öfkesinden
korktukları için tapınak içerisinde kesinlikle aykırı hareketler yapılmazdı.
Yunanlıların bir diğer önemli saydıkları şey ise ölen kişiye yapılan
törenlerdi. Buna da çok dikkat eder ve layıkıyla yerine getirmek isterlerdi.
Aias Achillus’tan sonra Akhaların
en güçlü kişisiydi. Troya sahiline indiklerinde ordunun bir ucuna Achilleus
diğer ucuna ise Aias çadırlarını kurmuş ve iki yandan gelebilecek bütün
tehditlere karşı onlar sayesinde aşılmaz önlem almışlardı. Agamemnon ile
Briseis yüzünden ters düşen Achilleus’un savaşa dâhil olmadığı zamanlarda
savaşı idare eden ve bütün gücüyle gemilerin önündeki seti koruyan kişi
Aias’tı. Hatta setleri savunurken yanına gelen Tanrıça Athena’ya “yardımın
gerekmez, sen ileriye yardım et ben buradayken kimse buradan geçemez,” demesi
Athena’yı öfkelendirmiş ve savaşa gelmeden önce babası Telamos ile
konuşmasında:
“Savaşlarda zaferi mızrağınla
kazanmaya çalışmalısın ve hep bir tanrı olmalı yanında,” dediğinde babası, “Tanrıların
yardımıyla güçsüzler de zafer kazanabilir, ama ben tek başıma, onlar olmadan da
kazanabilirim şanımı,” diye kibirli bir yanıt vererek Athena’yı iyi
öfkelendirmiş yıkımını başlatmıştı.
Sophokles eserlerine konu olan
asıl izlek toplumdur. Ancak toplumu da bireyselleştirip kişiye odaklanır.
Kişinin aykırılığını gözler önüne serer ve toplumda neye mal olduğunu gösterir.
Olayı yeniden kişilerden topluma getirir ve dönemine atıfta bulunmaktan keyif
alarak konuyu işler.
Buradaki tragedya da Aias’ın
kibri üzerine yazılmış ve topluma nasıl aykırı olduğu gösterilmiştir. Bu yüzden
insan oldum deyip, benlik iddia etmemelidir. Aias’ın en büyük yanlışı da bu
olmuştur.
Konunun başlaması ise
Patroklos’un ölümüne öfkelenen Achilleus’un annesi Tanrıça Thetis’ten yeni
silahlar istemesiyle başlar. Thetis ise silahlar için Afrodit’in kocası Hera
oğlu Hephaistos’a gidip, yeni silahlar dövmesini ister. Hephaistos’ta Thetis’e
minnet borcu olduğundan onu kırmaz ve oğlu Achilleus için gereken silahları
yapar.
Achilleus öldükten sonra
silahlarının pay edilmesine geldiğinde Thetis silahların Aias’a verilmesini
salık verir. Ancak Agamemnon ve Menelaus buna karşı çıkar ve silahları Odysseus’a
verir. Aias bunu kendine yediremez ve kin besleyip Akhalara düşman olur.
Tragedyamız ise burada başlar.
“...akılsız insanlar, sahip oldukları şeylerin
değerini ancak onları başkasına kaptırınca görürler.” (Alıntı)
Kitabım Türkiye İş Bankası Kültür
Yayınları’ından, çevirisi işinin ehli sebebiyle kusursuz. Sayfa kalitesi
yerinde ve eksiksiz. Kısa bir yazar hayatı ile eserleri ve Aias hakkında bilgi
verdikten sonra oyun başlıyor ve en sonda 5 sayfalık son notlar ile
noktalanıyor.
Oyundaki karakterlerin gücüne
diyecek yok. Konu asla çıkmaza sürüklenmiyor ve olabildiğince izleyiciyi
kendine çekiyor. Sosyal mesajlar vermeyi asla aksatmadan, dönemin siyasi
yapısına da dokundurup güzel bir sonla oyunu noktalıyor.
Sözün özü; benim için yerinde ve
başarılı bir yazımdı. Beğenerek okudum, bu sebeple okunulası ve tavsiye
edilesidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder