24 Mayıs 2019 Cuma

Sophokles - Aias - Kitap İncelemesi - Senaryo - Oyun - Tiyatro


İnsanın başına bela olan kendi benliğidir. Kibir insanı taşa çevirir, akıldan yoksun bırakır, hayvan eder. İnsan akıldan yoksun kalanda akıbetine hazır etmelidir bedenini; ölüm ya da felaket ona en yakın olandır.

“...hiçbir zaman kibirli konuşma
ve sakın böbürlenme birilerinden güçlü
ya da birilerinden zengin olduğun için.
Çünkü bir gün bile sürmez ölümlülerin
yükseklerden düşüp dibe vurması.” (Alıntı)

Sophokles MÖ 400-500 yılları arasında yaşamış, Yunan tragedyasının akla gelen ilk ismidir. Sayısız ödülle dolu bir yaşamı vardır. Konu işleniş ve kendine has tarzıyla Tiyatro tekniğinde sayısız yeniliklere öncülük etmiştir.

Büyük Aias büyük sıfatını hem yaş hem de boy pos olarak üstün olduğu Locris Kralı Oileus’un oğlu Aias’tan alır. Keza ona da Küçük Aias derler. İsminin karşılığı “inleyen” diye manalanmaktadır. Salamisli Kral Güzel Helene talip olduğunda -taliplerin sayısı 250’dir- Helene’nin babası “kızı sadece bir kişinin alacağını ve geri kalan herkesin ise; ne olursa olsun Helene yardım edeceğine dair sözü aldıktan sonra Helene’yi Menelaus’la evlendirir,” burada vermiş olduğu sözden dolayı Aias 12 gemiyle Troya Savaşı’na katılır.

Güçün simgesi olan Aias hakkında birçok mit vardır. Bunlardan en yaygın olanları ise; “Troya düşünce Priamos ve Hekabe’nin dünyalar güzeli kızı Kassandra Athena tapınağına sığınır ve Aias Tanrı heykeline sarılan Kassandra’yı zorla oradan çıkarmayı başarır. Bu sebepten dolayı Tanrı’ların lanetini üzerine çeker. Eve dönüşünde fırtınada gemisi batar, Poseidon Aias’ı kurtarır. Kibrine yenik düşen Aias Athena’nın öfkesinden kendi başına kurtulduğunu savunarak böbürlenir. Athena onu denizde yakalar ve Zeus’un yıldırımıyla öldürür.”

Yunan dünyasında tapınaklara sığınan kişilerin dokunulmazlık hakları vardır. Tanrı’ların öfkesinden korktukları için tapınak içerisinde kesinlikle aykırı hareketler yapılmazdı. Yunanlıların bir diğer önemli saydıkları şey ise ölen kişiye yapılan törenlerdi. Buna da çok dikkat eder ve layıkıyla yerine getirmek isterlerdi.

Aias Achillus’tan sonra Akhaların en güçlü kişisiydi. Troya sahiline indiklerinde ordunun bir ucuna Achilleus diğer ucuna ise Aias çadırlarını kurmuş ve iki yandan gelebilecek bütün tehditlere karşı onlar sayesinde aşılmaz önlem almışlardı. Agamemnon ile Briseis yüzünden ters düşen Achilleus’un savaşa dâhil olmadığı zamanlarda savaşı idare eden ve bütün gücüyle gemilerin önündeki seti koruyan kişi Aias’tı. Hatta setleri savunurken yanına gelen Tanrıça Athena’ya “yardımın gerekmez, sen ileriye yardım et ben buradayken kimse buradan geçemez,” demesi Athena’yı öfkelendirmiş ve savaşa gelmeden önce babası Telamos ile konuşmasında:
“Savaşlarda zaferi mızrağınla kazanmaya çalışmalısın ve hep bir tanrı olmalı yanında,” dediğinde babası, “Tanrıların yardımıyla güçsüzler de zafer kazanabilir, ama ben tek başıma, onlar olmadan da kazanabilirim şanımı,” diye kibirli bir yanıt vererek Athena’yı iyi öfkelendirmiş yıkımını başlatmıştı.

Sophokles eserlerine konu olan asıl izlek toplumdur. Ancak toplumu da bireyselleştirip kişiye odaklanır. Kişinin aykırılığını gözler önüne serer ve toplumda neye mal olduğunu gösterir. Olayı yeniden kişilerden topluma getirir ve dönemine atıfta bulunmaktan keyif alarak konuyu işler.

Buradaki tragedya da Aias’ın kibri üzerine yazılmış ve topluma nasıl aykırı olduğu gösterilmiştir. Bu yüzden insan oldum deyip, benlik iddia etmemelidir. Aias’ın en büyük yanlışı da bu olmuştur.

Konunun başlaması ise Patroklos’un ölümüne öfkelenen Achilleus’un annesi Tanrıça Thetis’ten yeni silahlar istemesiyle başlar. Thetis ise silahlar için Afrodit’in kocası Hera oğlu Hephaistos’a gidip, yeni silahlar dövmesini ister. Hephaistos’ta Thetis’e minnet borcu olduğundan onu kırmaz ve oğlu Achilleus için gereken silahları yapar.

Achilleus öldükten sonra silahlarının pay edilmesine geldiğinde Thetis silahların Aias’a verilmesini salık verir. Ancak Agamemnon ve Menelaus buna karşı çıkar ve silahları Odysseus’a verir. Aias bunu kendine yediremez ve kin besleyip Akhalara düşman olur. Tragedyamız ise burada başlar.

“...akılsız insanlar, sahip oldukları şeylerin
değerini ancak onları başkasına kaptırınca görürler.” (Alıntı)

Kitabım Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’ından, çevirisi işinin ehli sebebiyle kusursuz. Sayfa kalitesi yerinde ve eksiksiz. Kısa bir yazar hayatı ile eserleri ve Aias hakkında bilgi verdikten sonra oyun başlıyor ve en sonda 5 sayfalık son notlar ile noktalanıyor.

Oyundaki karakterlerin gücüne diyecek yok. Konu asla çıkmaza sürüklenmiyor ve olabildiğince izleyiciyi kendine çekiyor. Sosyal mesajlar vermeyi asla aksatmadan, dönemin siyasi yapısına da dokundurup güzel bir sonla oyunu noktalıyor.

Sözün özü; benim için yerinde ve başarılı bir yazımdı. Beğenerek okudum, bu sebeple okunulası ve tavsiye edilesidir.

Sevgi ile kalın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder