İnsan sadece kendisine baksın!
Yağmur yağıyordu. Tipik bir mart
günü soğuğuyla üşüyen ellerim ne ceplerime sığıyor, ne de bıraktığım bir yerde
duruyordu. Ağlayan ambulans sesleri yine İstanbul trafiğine dert yanıyor,
yağmur ısrarla yağmaya devam ediyordu. Önce kendime sardım; kendimi hiç sorgulamadan
ve zorlamadan ne kadar mükemmel olduğuma karar verdim. Herkese burun kıvırdım,
alay ettim ve herkesi eleştirdim. Meğerse hata etmişim onlara da kendi gözlerim
ile bakmakla… Ne diyordu Plutarkhos; “benim
yağ lambamla senin yağ lambam aynı şeyleri aydınlatmıyor.” (Alıntı) İnsan
sadece kendisine baksın! Kendisini tam ettiğinde bilir ki çevresi de
eksiksizdir.
Yazarımız Halime Toros’u kitapta
bulunan yazar hayatı kadar, yine okuduğum kitabı vasıtasıyla tanıma şerefine
nail oldum. Çok katmanlı hikâyeleri ve dikkat çekici bir öyküleyişi olduğunu
düşünmekteyim. Toplumumuzda bize ait olan hikâyeler toplum beklentileri üzerine
göre anlatılır veya hikâye edilir, yazarımız öyle de yapmış...
“Nasıl giyinirsem tasvip görürüm, ne yaparsam beğenilirim, nasıl
davranırsam "ne hoş kadın," nelerden bahsedersem "ne
akıllı" gibi olurum? Öyle olma, peki tamam. Kendin gibi yürü sokaklarda,
kendin gibi davran, kendin gibi ol. İyi ama nasıl?” (Alıntı)
Okuduğum bu eseri; on bir adet
öykü barındırmaktadır. Her bir öyküsü birbirinden bağımsız, her an hayatımızda
görebileceğimiz yaşam tarzlarıdır. Yazarımız ise sıradan yaşam tarzımızı güzel
diliyle eleştirmiş, hatta yaptığımız ukalaca hareketlerimizi yüzümüze
vurmuştur. İçten bir hemcins taraftarı olduğunu da hikâyelerinden anlamaktayım.
Zaten kitap ismi olan “Sahurla Gelen Erkekler” ismi aslında ironiyi yakalamış
ve iyi seçilmiş bir başlıktır. Yazarın bunu boşuna seçmediğini sorumsuz erkek
yanımızı sorguladığını düşünmekteyim.
“Yıl gibi gelip yel gibi gidiyorsun.” (Alıntı)
Hayatımızdaki kopukluklar,
iletişimsizlikler ve dinlemeden anlamaya çalışmalarımız, değer kavramları hiçe
saymamız gibi insani sıfatlara yakışmayacak durumları eleştirilen hikâyeler
eminim okuruna ders niteliğindedir. Kitabım Hece Yayınları 2015 yılı 1.
Basımdır. Çok güzel bir yağlı boya kapak resmine sahip; kötü veya iyi
diyemeyeceğim bir sayfa, kapak kalitesine sahiptir. Ancak içerisindeki öyküler
fiziksel yapısından çok daha ötededir.
“Birbirimizi sevelim demekle insanlar birbirini sevemiyor. Solup gitmiş
sözcükler işe yaramıyor. Ölen şeyler ölmüş oluyor, geri gelmiyor. Her şey ancak
bir kez yaşanıyor. Buna rağmen insanlar belki nabız alırız diye ölü
ilişkilerine kulaklarını dayıyorlar.” (Alıntı)
Sözün özü; yeni bir yazar tanıma
hevesiniz var ise; günlük yaşantılarınızda sizi sıkan ve bunaltan küçük
sorunlara hem düşünerek hem de tebessüm ederek bakmak istiyorsanız, aradığınız
kitap bu olabilir. Benim hoşuma gitti ve sevdim de diyebilirim. Bu sebeple
okunulası ve tavsiye edilesidir.
Sevgi ile kalın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder