“Haydi öyleyse prozit!..”
Yazar ismine takıntılıyım hala,
ne o öyle Vüs’at O. Bener… Birde ayrılmış isim tırnak ile ilginç mi ilginç.
Zaten kitapta da der ki Oğuz Atay’ın anısına. Keza sadece Oğuz Atay ile de
kalmaz yazar; Peyami Safa’dan Yalnızız, Knut Hamsun’dan Açlık, Cervantes’ten
Donkişot şuan aklıma gelenler. Birde yazarımız der ki; “Kır çiçekleri dirençli
daha solmamakta. Issızlığını dinliyorum – gözlerim açık,” hemen aklıma düşer
Orhan Veli’nin İstanbul’u Dinliyorum şiiri.
“Osman Yaylagülü. Gül değil efendim, sonu da ‘ü’, gülü.”
Ana karakterimizdir, Osman. Dedik
ya Oğuz Atay diye… Osman’da yazarımız Vüs’at’ın tutunamayanıdır.
Tutunamayanlar’da görünen “atektonik” yapısı görünmektedir. Bu sebeple yazım
birinci tekil şahıs ile dillendirilmiştir. Ayrıca kahramanın kendi iç dünyası
ile konuşması, aslında kurguyu okura değil de kendisine anlattığı ve kendi
kendine konuştuğu sık sık görülmektedir. Tek parça halinde bölüm bölüm
bakıldığında anlamsız olan bu esere tek bir parça olarak ele alındığında
anlamlandığı aşikârdır. Bu sebeple akışkan bir konu bekleyen okurlar bu eser
ile tamamen hayal kırıklığına uğrayabilir.
• “...bakar dururlar uçsuz bucaksız maviliğe alabalıkça, esneyerek uzun
uzun.” S.81
• “‘Mütekâsif menekşeler’ yoğun kaynaşması ve ayrılmazı yalnızlık.”
S.85
• “Seni seviyorum. Yanlış anlama: Çok fazlanı değil, sen eksiğini.”
S.141
• “Herkesi talih, bizi kör Salih...” S.130
• “Değişmez nakaratı şarkıların.” S.76
Yine kalakaldığım bir başka
cümlelerden bir tanesiydi “Kaçıncı anason bulanıklığıydı bardağının?”
cümlesi... Bunun gibi sayısız cümle ile karşılaşıyoruz eserde ve yazar
gerçekten cümlenin öğeleriyle oynamayı çok seviyor. Kendimden bir parça
bulduğuma çok sevindim.
“Aylardan Nisan ‘ve herhalde’ ilkbahar. Kuş sesleri yok. Olsa, ‘ovalara
yayılır’. Lap lap terlik, takır tukur takunya sesleri ulaşıyor kulaklarına. Bu
gün pazar. Öyle ya, ‘güneşlenme’ değil, yıkanma günü.” S.46
“ve herhâlde,” “ovalara yayılır”
ve “güneşlenme” bu üç kelime ise yukarıdaki alıntının bütün durumunu
değiştiriyor ve aşırılık katıyor adeta cümleye. Edebiyatta bunun adı nedir
bilmiyorum ancak çok hoşuma gittiğini söylemeden edemedim.
Sözün özü; benim için eğlenceli,
biraz Tutunamayanlar biraz Oblomov tadında bir kitaptı. Konu, kurgu ve işleyiş
bakımından farklı bir eser arayanlar şiddet ile tavsiye edilecek kitaptır.
Lakin sade sıradan bir tema üzerinde alışagelmiş bir kitap arayanlar kesinlikle
eserden uzak dursunlar. Zira hiçbir kitap yarım bırakılmayı hak etmez.
Sevgi ile kalın…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder