“Tarihin Babası…” Bu sıfatı
almasının yegâne sebebi ondan önce bu derinlikte bir eserin yayımlanmamış,
kaleme alınmamış olmasıdır. Kendinden
önce bir iki kitap kaleme alınmış ve bunları referans gösterse de bu kitaplar
günümüze ulaşamamıştır. Herodotos MÖ 484-420 yılları arasında yaşamış, tarihçi,
doğa bilimci ve bütüncül entelektüeldir. Halikarnassoslu bir ailenin ferdidir
ve okuma, yazma gibi şeyleri bilmesi burjuvazi sınıfına mensup olduğunu
göstermektedir. Siyasi kimliği de bulunan ailenin bir dönem sürgün edildiği de
bilinmektedir. Ayrıca yazarın en yakınlarından birisinin şair olması da Herodotos
hakkında söylenilmesi gerekenlerdendir. Unutmayınız ki “geçmiş” ile “tarih”
aynı şeyler değildir.
“Bir kadın üstünü çıkardı mı,
utancından da soyunmuş olur. İnsanoğlunun namus kurallarını bulmasından bu yana
çok zaman geçmiştir, bunlardan öğrenilmesi gereken bir tanesi de şu: Yalnız
senin olana bak.” (Alıntı)
Yazdığı kitabın içeriğinde her
konu da bilgisinin olması; kendisini sürekli geliştiren bir antik çağ adamını
karşımıza çıkarmaktadır. Dönem olarak bakıldığında ise medeni batı ile barbar
doğunun tam ortasına düşmüş ve kendi kimliğini arayan bir bireydir. Elle
tutulur bir tarihin olmamasından dolayı ise kitabın bir kısmı duyumlar,
efsaneler ve hikâyelerden oluşmaktadır. Ancak kitabın asıl kısmında ise
Herodotos kendi tarihini yazmıştır. Bu şu demektir ki kendi dönemini kaleme
almıştır.
Buradan yola çıkan Herodotos
genelde birinci tekil şahıs anlatımıyla Yunan – Pers savaşlarını konu almıştır.
Dönemin siyasi yapısı, kültürel yapısı, antolojisi, doğası ve aklınıza
gelebilecek gelenek, görenekler de dâhil okuruna sunmayı hedeflemiş, bunu da
başarmıştır. Olayların gerçek ya da gerçek dışı olması ve kaynak niteliğinde
belgeler gösterememesi ise kendinden sonra gelen herkesin bir tartışma konusu
açmasına sebep olmuştur. Şu su götürmez bir gerçekti ki; hangi tarih kitabı ilk
olarak kaleme alınsaydı muhtemelen muhteviyatı bundan ileri olamayacaktı. Buna
gerek dönem izin vermeyecekti ve gerekse bağlı bulunan siyasi kimlikler.
Taraflı bir yazımın olduğunu
varsayabiliriz. Her ne kadar objektif bir içerikle ne Yunanlıları ne de
Perslileri üzmeyecek olsa da gelenek ve göreneklerle her iki tarafa da
vurmaktadır. Özellikle insan yiyen barbarlar; kadını herkesin malı sayan
Libyalılar ve her kızı fahişe olan Lidyalılar gibi…
“...sert olmayan toprak,
enerjiden yoksun insanlar doğurur. Bir topraktan hem iyi ürün, hem değerli
savaşçılar yetişemez.” (Alıntı)
Dönemde dünya üzerinde ciddi
bir Pers hâkimiyeti bulunmaktadır. Özellikle Darius hem doğu da hem batı da
mutlak hâkimiyeti elinde tutmaktadır. Bu sebeple Pers krallarına Büyük Kral
unvanı ile seslenip, diğer satraplara ise kral bile denmiyordu. Bu arada bu
satraplık olayı da Darius zamanında ortaya çıkmıştır. Günümüzün valileri gibi
bölgesel yetkileri vardır.
Herodotos’un abartılı anlatışı
kitabın sonuna kadar sürmektedir. Özellikle “ben gördüm,” “halen aynı yerinde,”
“böyle söylediler” gibi birçok cümleyi de kitaba sıkıştırmış olmasını yaşadığı
dönem insanlarından ve çağdaşlarından çekindiğinden ötürü söylediğine
inanıyorum.
“Bir kalabalığı kandırmak,
demek bir kişiyi kandırmaktan daha kolaymış...” (Alıntı)
Kitabım Türkiye İş Bankası
Kültür Yayınları’ndan, çevirisi muazzam derecede iyi. Sayfa kalitesi bilinen
Hasan Ali Yücel Klasikleri ile aynı. İçerik 7 sayfa çevirmen önsüzü ile
başlıyor, iki sayfaya sığdırılan bir dönem haritası ise gerçekten göz
doldurmaktadır. Haritanın kalitesi düşük olsa da yine meraklı gözlerle
bakıyorsunuz. Bizim bildiğimiz Piri Reis haritası tadında… Buradan sonra 9
bölümlük “Halikarnassoslu Herodotos Tarihi ya da Her Biri bir Musa Adı Taşıyan
Dokuz Kitabı” başlamaktadır. 60 sayfa “Dizin” adı altında kitapta geçen
isimlerin açıklaması, kısa bir “Soy Çizelgeleri” ve iki sayfa ölçüler ve diğer
şeyler hakkında bilgi verdikten sonra, tarih “kronolojisi” ile sonlanmaktadır.
Sözün özü; benim için çok
eğlenceli bir kitaptı. Seri bir okumayla kısa zamanda bitirdim ve Herodotos
tarihine ve döneme dair birçok güzel şeyler öğrendiğimi söyleyebilirim. Biraz
destansı, biraz tarihi ve biraz felsefi içeriklerin roman tadında kaleme
alındığı bu kitap okunulası ve tavsiye edilesidir.

Sevgi ile kalın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder