8 Haziran 2019 Cumartesi

Sophokles - Kral Oidipus - Kitap İncelemesi - Senaryo - Oyun - Tiyatro


Kader bükülmez, ondan kaçış yoktur. Eğer ki yaşanılacak bir durum söz konusuysa, bu elbet yaşanacaktır, buna engel olunamaz. İstediğin kadar önlem al, istediğin yere kaç yazgında seninle beraber adımlar bütün yolları.

Sophokles MÖ 400-500 yılları arasında yaşamış, Yunan tragedyasının akla gelen ilk ismidir. Sayısız ödülle dolu bir yaşamı vardır. Konu işleniş ve kendine has tarzıyla Tiyatro tekniğinde sayısız yeniliklere öncülük etmiştir.

“...son gününü görmeden hiç kimseye mutluluğa ermiş demeyin!..” (Alıntı)

Antik Yunan oraklelerin, kâhinlerin ve tanrıların hükmünde yaşanılan bir bölgeydi. Hatta zamanı da katarsak eğer o dönemlerde gerek Yunan’da, gerek Mısır’da ya da Anadolu gibi bütün yerleşim birimlerinde kehanetler insanların nasıl yaşayacağını, nasıl öleceğini ve dahi sonuçlarıyla bütün uyruklara yön vermekteydi. Özellikle İzmir’de bulunan Apollon’a ait Delphoi Tapınağı bu kehanetlerin merkeziydi.

Oidipus Yunanca bir kelime olup şiş ayaklı anlamına gelmektedir. Kehanetin ana kahramanları Oidipus’un babası Laios’tur. Mitolojiye göre Thebai kralı Laios, Pelops’un oğlu Khrysippos’a karşı ilgi duyar. Onu kaçırır ve tecavüz eder. Bu yakışıksız ilişkiye çok kızan Pelops Laios’u lanetler. Kehanet ise Oidipus’un doğacak oğlu babasını öldürecek ve Laios’un karısı İokaste yani annesi ile evlenecekti.

“Ey insanoğulları!
Ömrünüz bence bir hiç.” (Alıntı)

Tragedyamız ise tam bu kehanetin ardından başlar. İokaste doğan çocuğunu öldürmek için saraydan birisine verir ve ormana bırakmasını ister. Ormana bırakılan Oidipus topuklarından delinip, bağlanılmış bir şekilde çoban tarafından bulunur ve çocukları olmayan Korinthos kralı Polybos ile karısı Priboia‘ya verilir. Zaman ilerleyip Oidipus büyüdükçe etrafındaki konuşmaları da algılamaya başlar ve hakkındaki kehaneti öğrenir. Öz bildiği anne babasına zarar vermekten kaçınan ve duyduğu bu kehaneti netleştirmek için ise Delphoi Tapınağı’nın yolunu tutar. Buradan sonrası Tragedyanın konusu olduğundan dolayı spoiler vermemek için kesilmiştir. Hikâyenin devamı üçlemenin ikinci kitabında devam edecektir.

“Kibrin, azametin çocuğu: Zalim,
Taşkınca beslenip büyüdükçe,
Görür kendini yükseklerde,
Bilmeden akıbetini, gafil;
Düşer derin uçurumlara.” (Alıntı)

MÖ beşinci yüzyıla kadar diyebiliriz ki tragedyalar mutluluk, sevinç ve tebessüm ile kahramanlık hikâyeleri, efsaneleri anlatırdı. Ancak o tarihten sonra dönemdaşları Aiskhylos, Euripides ve Sophokles tiyatroya birçok yenilik katmakla kalmamış; dram, trajedi gibi türleri de kazandırmıştır. Kral Oidipus’ta bu trajedilerin en başında gelen örneklerden bir tanesidir. Mutlak bir yazgı, kaderden kaçma girişimi ve gücün verdiği kibir. Karakterlerdeki kararlılık ve bilge kişiliği gerçekten okunmaya değer. Kadercilik ile savaşan Oipius aklın ve muhakemenin gücünü kendinde barındırıp, olayları çözümler ve kaderine razı olur. Ustalıkla konuya hâkim olan yazar insan kişiliğinin en derinine kadar inip, birbirinden güzel mesajlar vermeyi de asla ihmal etmiyor. Hatta yazımından 2400 yıl sonra “Oidipus Kompleksi” diye psikoloji biliminde yerini dahi alıyor.

Kitabım Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’ndan ve çevirisi okuru üzmeyecek şekildedir. Baskı kalitesi yerinde ve neredeyse nokta hatası yoktur. Güzel bir çevirmen önsözü ve Sophokles hakkında bilgi verdikten sonra oyun başlamaktadır. Akıcılık, şiirsellik, karakterler arasındaki uyum ve kurgunun devamlılığı oyunun sonuna kadar sürmektedir. Oyun bittikten sonra ise maddeler halinde çevirmenin oyunu daha iyi anlayabilmemiz için eklediği sonnotlar ile eser noktalanmaktadır.

“...ruhun acılardan kurtulması huzur doğurur.” (Alıntı)

Sözün özü; eser türünün en iyilerinden bir tanesi olması sebebiyle okunulası ve tavsiye edilesidir. Okumadan evvel Oidipus kehaneti ve Thebai şehri hakkında bilgi sahibi olmak okur için gerek gördüğümdür. Kesinlikle yüksek sesle ve keyifle okunma isteyen bir eserdir ve kendisiniz bu zevkten mahrum bırakmayınız.

Sevgi ile kalın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder