Acını anlıyorum, dahası seni
anlıyorum. Bedenen çektiğin sıkıntıya birde ben yüklenip seni aldatıp, kandırıp
iç rahatsızlığı verdiğim için kusuruma bakma. Kaderin bükülmez olduğuna hepimiz
birçok kere şahit olduk. Şimdi sana ihtiyacımız hâsıl oldu ve yardımın lazım.
Bu savaşı benim sonlandırmam kesinleşti, ancak sen olmadan bunu başarmanın imkânsız
olduğunu bilirim. Şimdi tut elimi ve yıllar önce yapılmış hatalar yüzünden
kendini kahretme, dön özüne… Kralların kendi savaşları olduğunu ise düşünme, bu
bizim kendi savaşımızdır. Yitirdiklerimizin, değerlerimizin üzerine kurulu
düzende adını tarihe yazdırmanın tek doğru yoludur. Hadi kalk ve gel benimle…
Sophokles MÖ 400-500 yılları
arasında yaşamış, Yunan tragedyasının akla gelen ilk ismidir. Sayısız ödülle
dolu bir yaşamı vardır. Konu işleniş ve kendine has tarzıyla Tiyatro tekniğinde
sayısız yeniliklere öncülük etmiştir.
“...hiç aklından çıkarma insanların mutluyken
bir anda her şeylerini yitirebileceğini.” (Alıntı)
İşin aslı Troya seferine katılan
Philoktetes bir yılan tarafından ayağından sokularak sakatlanır. Bu sakatlık
öle bilinen yılan sokmalarına benzemeyen ve ayağında devamlılığı sürekli olan
bir ağrı çekme halidir. Yaranın
bulunduğu yerden irinin akıyor olması ve yaydığı konunun ise dayanılmazlığı
sefer arkadaşlarının canına tak etmiş ve tanrılara sunu yapılırken temizliğin
esas olduğunu bahane ederek Philoktetes’i Lemnos arasında bırakırlar. Burada
yaşam mücadelesi veren Philoktetes hep adadan kurtulma hayalini canlı tutar,
başarılı olamaz.
Troya savaş sebebi olan Güzel
Helen’den bahsetmezsek sanırım inceleme tam olmamış olur J Bilindiği üzere Helen’in
annesi dünyalar güzeli Leda’dır. O kadar güzeldir ki güzelliği tanrılar tanrısı
Zeus’un gözünden kaçmaz. Hera’dan çekinen Zeus, Leda ile doğrudan ilişkiye
giremez. Leda kocası Sparta kralı Tyndareos seviştiği bir gecede Zeus kuğu
kılığında Leda’ya görünür ve Leda kendisine hâkim olamaz, Zeus ile ilişkiye
girer. Tanrıların her seviştiği kadın muhakkak gebe kalır, ancak ilişkinin sonucunda
doğum olmaz, Leda altın bir yumurta yumurtlar, bu yumurtadan da Helen ve Pollux
dünyaya gelir. Güzelliğin başa bela olduğu bir çağda yaşam elbet muhatabının
başına derttir. Annesi gibi Helen’de güzellikten bolca nasibini alır ve ilk
olayı Atina şehir kurucusu Theseus’un onu kaçırmasıyla sonuçlanır. Burada
kurtulması kolay olur Helen için, lakin güzellik başa beladır. Babası Tyndareos
biran önce Helen’i evlendirmek ister.
“...en iyi seçenek korkuya neden olmayandır.” (Alıntı)
Troya seferlerine katılanların
şöyle bir ortak özelliği bulunmaktadır. Bu ortak özellik ise Helen’i babası
evlendirmek istediğinde Yunanistan’da ne kadar soylu bekâr varsa buyursun
gelsin demesiyle başlar. Kıza yüzlerce talip gelir ve sadece birisi alacaktır. Sorun
daha da büyümektedir. Tyndareos kızını kime verirse bu sefer diğer talipler
kendisine düşman olacak ve hatta kan dökecektir. Talipler arasında bulunan
kurnaz Odysseus olayı çözer. Kral babaya seçimin sonucunda diğer taliplerden
yeminler almasını ister. Bu yemin ise; “Helen'le kim evlenirse, diğerleri bu
evliliği kabul edecek ve yardıma ihtiyacı olduğunda ona yardım edeceklerdir.”
Sonuç olarak ise Tyndareos içlerinde en güçlü olan Menelaus’a kızını verir. Bu
hadise sadece bir kız alıp verme olarak kalmaz. Bütün Yunanistan’ın
birleşmesine sebep olur.
Ancak bu sefere yemin etmemiş
gönüllü katılan kişilerde vardır bunlarda bir tanesi de Philoktetes’dir. Bu
sefere katılmamak için Odysseus’un kehanet yüzünden deli numarası yaptığı da
bilinmektedir. Tarlada çift sürerek sefere katılmaları için ikna etmeye
çalışanları duymamazlıktan, anlamamazlıktan gelen Odyseus’un deli olmadığını
kanıtlamak için oğlu Telemakhos’un çiftin önüne koyarlar ve Odysseus oğlunun
üzerine sürmez çifti, bu şekilde deli olmadığı ortaya çıkar ve sefere katılmak
zorunda kalır.
Kitaba dönelim çok açıldı
sanırım. Philoktetes sefer başlangıcında Lemnos Adası’na bırakılmış ve aradan
10 yıl geçmiştir. Bir türlü düşmeyen Troya her iki taraftan da can almaya devam
ederken, Priamos’un büyük oğlu bilici kâhin olan Helenos Odysseus tarafından
yakalanır ve sorguya çekilir. Helenos aynı zamanda Hekabe’nin Paris’e
hamileyken gördüğü sancılı rüyayı da yorumlayan bilicidir. O rüyada Paris’in
Troya şehrini ateşler içerisinde bırakacağı kehanet edilmişti. Ayrıntılı
açıklamayı site üzerinden İlyada incelemesinden okuyabilirsiniz. Yan resimde gördüğümüz kişiler yayı geren Philoktetes, oku tutan Neoptolemes ve hedef olan Philoktetes'in adaya mahkum olmasına sebebiyet veren Odysseus'tur.
“Pisliklerine tanrıları bahane göstererek
yalanlarına ortak etmeye çalışıyorsun.” (Alıntı)
Helenos yakalandığında yeni bir
kehanet ortaya atar ve Troya’nın düşmesini Achilleus oğlu Neoptolemos ve
Herakles’in attığını vuran oklarını emanet ettiği Philoktetes’in sefere
katılması gerektiğini söyler. Aksi takdirde Troya şehri düşmeyecektir.
Philoktetes adada bu oklar sayesinde hayatta kalmıştır.
Kitabın içeriği de tamda burada
başlamaktadır. Odysseus ve Neoptolemos Lemnos Adası’na Philoktetes’in elinden
Herakles’in ok ile yayını almak için gelirler. Burada oyunumuz başlar. Ancak
işin daha derininde Sophokles yine bireyden yola çıkarak toplum eleştirisi
yapar. Her oyunda yazarın bu huyunu görmek yazarın kararlılığına bir işaret,
delildir. Bu hususta yazarın çok başarılı olduğunu da söylemek isterim. Gerek
sosyal, gerek siyasi ve eğitim alanında haklı isyanına tanık olmak için
Sophokles’i dinlemek yeterlidir.
Kitabım Türkiye İş Bankası Kültür
Yayınları’ndan, çevirisi işinin ehli tarafından yapılmış ve muazzam. Kısa bir
yazar hayatı ve ardından Philoktetes hakkında bilgi verdikten sonra oyun
başlamaktadır. Oyunun noktalandığı yerde ise “sonnotlar” başlığı altında 9
sayfa bilgilendirmeler yer almaktadır.
“Kendisine yapılan
iyiliğe iyilikle karşılık verenler,
dostların en değerlileridir.” (Alıntı)
dostların en değerlileridir.” (Alıntı)
Sözün özü; ben kitabı çok yerinde
ve kusursuz buldum. Çok iyi bir eleştirisel bakış ile toplumun gediğine taşı
koyduğunu gördüm. Eser benim için okunulası ve tavsiye edilesidir. Zararın
neresinden dönersen kardır payesine tanık olmak istiyorsanız ve doğruluğun en
büyük erdem olduğuna kalben inanıyorsanız muhtemelen eser size de hitap
edecektir.
Sevgi ile kalın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder