İnsan ne zaman kahrolur, çaresiz
kaldığında mı? Yoksa sevdiklerini kaybettiklerinde mi? Ya kaybedilen evlat,
koca gibi yakın akrabaların öl bedenleri hemen az ilerinizdeyse ve gömme
merasimi yapmak için size verilmiyorsa, ne yaparsınız? Tabi ki de çevre
şehirlerden yardım talep edersiniz. Hele ki adaletiyle nam salmış bir Atina
kralı Theseus varsa.
Euripides öldükten sonra kıymeti
anlaşılan, MÖ 484-406 yıllarında yaşayan Atinalı oyun yazarı. Usta yazarın
100’e yakın eseri olduğu bilinmektedir. Lakin günümüze ulaşan ise 19 eseri
vardır.
“...en güzel ölüm, ölmek üzere
olan
sevdiklerinle birlikte ölmektir,
eğer kader böyle buyurmuşsa.”
(Alıntı)
Antik çağda ölü gömme
merasimlerine çok dikkat edilirdi, hem ölünün ruhunun huzura ermesi, hem de
aile onurunun zedelenmemesi bunun başlıca sebepleriydi bu merasimler. Hades’e
varmak için yapılan bu işlemlerin tümüne tüm halk itaat eder, doğal bir yasa
gibi kabullenirdi. Yas işareti olarak evin önüne çiçekler konulur, her zaman
açık olan kapılar kapatılır ve ateşler söndürülürdü. Çiçeklerin anlamı ise
ölünün hala evde olduğunu vurgulamak içindir. Günümüzde de devam eden siyah
elbiseler o zamanda yas işaretlerinden bir tanesiydi. Su ve yağla yıkanan ölü
bedeni ağzına verilen bir sikke ile en güzel kıyafetleri giydirilip yüksek bir
yatağa yatırılırdı. İlyada eserinde Aşil’in annesi Thetis tarafından Styx
Nehri’nde yıkanıp, kılıç kesmez bir bedene sahip olduğuna değinmiştik. Ölünün
ağzına bir adet sikke konulmasının sebebi de ölü ruhların bu sikkeyi cehennem
kayıkçısı Kharon’a verip, Styx Nehri’nden geçmesi sağlanmaktadır. Eğer ruh bu
sandal ile Hades ülkesine gidemez ise ruhun arafta kalacağına inanılırdı.
“...şehirlerin de insanlar gibi
kaderleri olduğuna... inanılırdı.” (Alıntı Plutarkhos’un Theseus – Romulus kitabındandır.)
Kadmos ve Thebai şehri… Çapkın
tanrı Zeus, Avrupa’ya isminin de verildiği düşünülen Fenike kralı Agenor'un
kızı Europa'ya âşık olur ve onu kaçırır. Agenor en akıllı oğlu Kadmos’a Europa’yı
bulma görevini verir. Kadmos uzunca bir neticesiz aramadan sonra Apollon
yönetimindeki Delphoi Tapınağı’na gelir ve kardeşi hakkında bilgi almaya
çalışır. Apollon kâhini Kadmos’a bu aramayı bırakmasını, kendine başka işler
bulmasını ve hatta bir şehir kurmasını söyler. Bu düşünceyle yola düşen Kadmos
sahipsiz bir buzağı ile karşılaşır, bunu ise tanrılardan bir alamet olarak
kabul eder. Buzağıyı izler ve Thebai yakınlarında bir otlakta uzanan buzağıyı tanrılara
kurban etmek ister. Yanındaki adamlarına pınardan sut getirmelerini söyler.
Adamları emri yerine getirmek için ejderhanın koruduğu pınara giderler, ejderha
ile karşılaşıp, hepsi ölürler. Kadmos adamların gelmediğini fark edince kendisi
pınara doğru yol alır ve Ares’in ejderhası ile karşılaşır. Birkaç çekişmeden
sonra mızrağını ejderhanın ağzına saplar, ejderhanın ölümüne sebep olur. Bu
sırada Pallas – Bakire - Athena gözükür
Kadmos’a ve öldürdüğü ejderhanın dişlerini toprağa gömmesini söyler. Kadmos bu
söylenileni yapar ve ekilen dişlerden biten savaşçılar birbirleriyle savaşmaya
başlar. En sona kalan güçlüler ise savaşmayı bırakır, Kadmos bu savaşçılarla
Thebai şehrini kurar. Ares ejderhasını öldürdüğü için Kadmos’a kin güder ve
öldürmeye meyledecekken Zeus araya girer, cezasını hizmet etmek için
değiştirir. Cezası sona erdiğinde Ares’le iyi dost olan Kadmos’a Ares kızı Armonia’yı
verir ve bu evlilikten bir erkek, dört kız çocukları olur.
“...bir kimse yasaları doğru
şekilde koruduğunda, kentleri insanlarıyla birlikte koruyacaktır.” (Alıntı)
Oidipus kehanetinin
gerçekleşmesinden sonra ve Oidipus’un Atina ölmesi Thebai krallığı oğulları
arasında bir yıl aralıklarla krallık yapacakları bir anlaşma yaparlar. İlk kral
Eteokles olmuştu ve sürenin bitiminde krallığı kardeşi Polyneikes’e devretmedi.
Polyneikes Thebai’den ayrıldı ve Argos iline gitti. Burada Argos kralı Adrastos’un
kızıyla evlendi ve Thebai’ye sefer düzenlenmesini talep etti. Thebai seferinin
başlıca sebebi bu olmuştur. İki kardeş ise düelloda birbirini öldürmüş krallık
ise dayıları Kreon’a kalmıştır.
Theseus; Atina şehir kurucusu,
birleştiricisi ve kanun koyucusu olarak bilinmektedir. Zaten kral olan
babasının ardılı evlilik dışı çocuğudur. Bir diğer rivayete göre ise
Poseidon’un oğlu olduğu savunulmaktadır.
Girit Kralı Atina’da yapılan bir
şenlikte – Panathenaia – düzenlenen yarışmada kendi uyruklarından birinin
kazayla ölmesini bahane ederek Atina Kralı olan Aegeus’tan diyet olarak her
sene 14 kişi - 7 kız ve 7 erkek - Girit’e gönderilmesini ister. İlk başlarda
zor gelmeyen bu diyet işi zamanla Atinalıların zoruna gider ve evlatlarını
vermek istemezler. Çünkü gidenler Labirent denen bir yere bırakılıyor ve
Minotauros denen bir öküzden hallice canavar - ki ben bunun öyle olduğuna
inanmıyorum; miğferinde öküz boynuzları olan komutan demek daha doğru olur –
tarafından öldürülüyordu. Girit Kralı, Theseus’un da baba ocağına döndüğü bir
zaman 14 kişilik grubu seçerlerken ilk olarak Theseus’u seçmiştir ve Atina
Kralı ise oğluna Minotauros’u öldürmesini söylemiştir. Gönderilecek geminin
kaptanına ise beyaz – aslında kırmızı – yelkenler verip, eğer oğlum ölmeden
dönerse beyaz yelkenlilerle şehre dönün demiştir. Theseus, Minotauros’u öldürür
ve diğer kalanlarla beraber şehre dönerken zafer sarhoşluğu nedeniyle siyah
yelkenlileri değiştirmeyi unuturlar. Bunu gören Atina Kralı ise oğlunun
öldüğünü düşünür ve o acıyla bulunduğu uçurumdan kendini Ege Denizi’ne bırakır.
O günden sonra denizin adı Aegeus Pontos olarak değişir ve zamanla Ege Denizi
halini alır.
Hikâyemiz ise Thebai şehrine
yapılan seferde ölenlerin cesetlerini vermek istemeyen Kreon’a karşı, Argos
şehri kadınlarının Theseus’tan yardım istemesini konu eder. Baştan sona kadar
ağıtlarla, yakarışlarla dolu bir kurgusu vardır. Euripides aileyi, ailenin
değerlerini, komşu şehirlerin birbirleriyle olan ilişkilerini ve Yunan’da var
olan Pagan dini gerekliliklerinden ölü gömme merasimlerini kâh acıyla, kâh sevinçle,
kâh felsefi olarak biz okurlar ile paylaşır.
“...ölümlüler için hangi felaket
evlatlarının öldüğünü görmekten
daha ağırdır?” (Alıntı)
Kitabım Türkiye İş Bankası Kültür
Yayınları’ndan, çevirisi, sayfa kalitesi okuru üzmeyecek kalitededir. Olay
örgüsü asla bir boşluğa düşmüyor ve kayıp yerler çevirmen notuyla sayfa altında
bilgilendirmeyle okurun oyundan kopmaması sağlanıyor. Kısa bir çevirmen önsüzü
ile oyun başlıyor ve başladığı ahenkle okuru bazen üzüyor, bazen de düşüncelere
salıyor.
Sözün özü; eser dönemi de göz
önüne aldığımızda gerçekten dönemini anlatan nadide eserler arasındadır. Meraklısı
için okunulası ve tavsiye edilesidir. Yüksek sesle okunması okurun yararınadır.
Sevgi ile kalın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder