“Benim ben değiştiğimde değişen
ve ben başımı salladığımda başını sallayan bir arkadaşa ihtiyacım yok; gölgem
bu konuda çok daha iyi.” Plutarkhos
Yazarımız Plutarkhos MS I
yüzyılda yaşamış Yunan tarihçi, biyografi ve deneme yazarıdır. Kendisini
günümüze devreden “Paralel Hayatlar” yazı serisiyle tanırız. Asıl olanı ise
kendisinin ciltler dolusu bir yazım hayatı olduğudur. Kaynağın ilk elden sahibidir.
Plutark’ın tarihte önemli olması
sayısız eserler vermesinden ziyade kitaplarında 151 tane yazarın ve
Aristoteles’in günümüze ulaşamayan 70, Theophrastos'tan ise 50 alıntısı
bulunmaktadır. Bunlar bile yazarın ne kadar değerli olduğunun birer kanıtı
olmaktadır.
“Yüksek konumlar insanın davranışlarını değiştirir, bunlara erişen
kimse ölçüsüz ve kendini beğenmiş olur, insanlığını unutur.” (Alıntı)
Plutarkhos okumanın başka bir
durumu ise Montaigne ile Shakespeare’den Schiller ile Gothe’ye kadar herkese
kaynak kitap olmasından ileri gelmektedir. Cicero gibi o da bir Platon hayranı
ve ardılıdır. Her ne kadar yaşamı kynik öğretilerine yakın olsa da düşünce
yapısı birebir Platon öğretileriyle uyuşmaktadır ve Yeni Platoncu’dur. Bir
kaynağa göre 227 eser yazdığı söylenmektedir. Ancak günümüze erişen çok azı biz
okurlara sunulmuştur.
Paralel hayatların en önemli
kısmı ise birer tarih yazımları olmasından ziyade konu edilen kişiliklerin
psikolojik ve sosyolojik tutumlarını hem felsefi hem de olaylara verdikleri
tepkilerle okurlarına sunması kişilerin daha iyi analiz edilmesine olanak
sunmaktadır. Bu söylediklerimizden şunu çıkarmamız çok muhtemeldir. Shakespeare
Coriolanus'un Tragedyası, Antonius ve Kleopatra, Julius Caesar gibi büyük
trajedilerini uyarlarken kaynağı Plutarkhos eserlerinden aldığı bilinmektedir.
“Görmeyenler için körlük nasıl kötü bir şeyse, eğitimsizler için de
bilgisizlik o kadar kötüdür...” (Alıntı)
Eserimizde iki kişilikten
bahsedilmektedir; bunlardan ilki aslen Spartalı olan Yunan asker ve siyasi
önderi Lysandros, diğeri ise Roma diktatörü asker siyasetçi Lucius Cornelius
Sulla’dır. Her iki karakterde kendi güçleri ve akıllarıyla bu yerlere
gelmişlerdir. Tiran Lysandros zor kullanmadan Atina yöneticilerinin önerileri ve
destekleriyle tırmanmıştır. Diktatör Sulla ise bu yükselişte zor kullanmış,
hilelere başvurmuş ve kendini en tepelere kadar çıkarmıştır.
Devlet düzenlerini değiştirirken
birisi asla tatlı dilinden vazgeçmemiş ve tatlılıkla bu reformları
gerçekleştirirken diğer zulme, zorlamalara ve tehditlerle bunları yoluna
koymuştur. Lysandros azla yetinmesini bilen, devleti için gözünü budaktan
sakınmayacak bir kişilik sahibiyken, Sulla onun tam tersi zengin olma hırsı,
azla asla yetinemeyen, aşırı derecede içki sofralarında kalan, komedya ustaları
ve ozanlarla düşüp kalkan bir kişiliğe sahipti.
“Devleti yönetecek adamın kim olduğuna bakmayıp kimin oğlu olduğuna
bakan devlet adamı hiçbir başarı elde edemez.” (Alıntı)
Dahasını merak ederse okurlar
esere bakıp, daha derinlemesine bilgi sahibi olabilirler.
Kitabım Arya Yayıncılık’tan, normal
kitap ebadı olmaması kötü bir durum. Buna karşılık çevirisi yerinde ve okurun
anlayamayacağı türde değildir. Lakin çok daha iyi bir çevirmen elini hak
ettiğine inanıyorum. Kitap kısa bir yazar hayatı, eserleri ve önemi hakkında
kısa bir bilgilendirmeyle başlıyor. Hemen akabinde Lysandros’un hayatını konu
edip, Sulla’nın öz yaşam öyküsünü de kaleme aldıktan sonra her iki kişiliği de
karşılaştırıp kitabı sonlandırıyor.
Sözün özü; kitap meraklısına
dönem hakkında çok bilgi sunabilecek akademik bir çalışma ürünü gibidir.
Kesinlikle okunulası ve tavsiye edilesidir. Sparta, Yunan ve Roma hakkında
dönemsel bilgiler ve kişiliklerin yaşam şekilleriyle ilgiliyseniz bu kitap tam
size göredir. Aksi halde bir kurgu beklentisi içerisindeyseniz bu kitap sizin
istediğinizi size veremez. Başkaca Plutarkhos kitaplarına yönelmenizi tavsiye
ederim.
Keyifli okumalar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder